2 Şubat 2012 Perşembe

Melankoli

Düşünme tarzı mı desem ruh eşi olmak mı desem,bazı insanlar var ki benim cümlelerimi kuruyorlar.Geçmişleri yaşadıkları hayatlar benden çok uzak olsa bile ortak bir noktaya varmışız bu insanlarla.

İlki Sabahattin Ali.iki kitabını ve şiirlerini okumuş olmama rağmen daha ilk kitabını okumaya başladığımda "noluyo lan" dedim.İnsan tahlili ve bunları yazıya geçirme tarzı şaşırtıcı bir şekilde benimkilere benziyordu.Şöyle ki bu konuda ben yazsam aynı olmasa bile çok benzer yazılar ortaya çıkardı.

İkincisi Charles Bukowski.Onun kurduğu cümleleri kuramam çünkü o benim düşüncelerimi çoktan toparlayıp yazmış.Bir o kadar da tanıdık yani.Her düşüncesine her hissettiğine katılmıyorum.Bunun nedeni olarak yetişme tarzı,en nihayet yaşadığımız hayatların farkı olarak görüyorum.Ama çok kişide hissetmediğim gibi yakın geliyor bana.

Bu iki insanın ortak noktalarından biri yalnızlık sevdası.Önceleri ilgimi çekmeleri buydu.Ben yalnızlığı ve sessizliği seviyorum fakat etrafımdakiler bunu kabullenemiyor,kendilerine hakaret saymaya devam ediyorlar.Bunda anlaşılmayacak bir şey yok oysa ki.Benim de anlaşılmaya ihtiyacım vardı,bu iki yazarı buldum.

Kendimi yalnızlık sevdasının geçici bir ergenleşme olduğuyla oyalıyordum,değildi.12-13 yaşlarındayken arkadaşlarım nerede kalabalık yer var oraya gitmek isterlerdi.Bana da vampir diyorlardı.Ben de en karanlık kuytu köşe,az insanlı yere sürüklerdim onları.

Bunu kaçmak olarak yorumlamak doğru olmaz.Kabullenemeyeceğim durumlara katlanmaktansa orayı terk etmeyi tercih ediyorum çünkü.ben insanlarla uğraşmam,herkes ayrı bir dünya.Örneğin şımarık insanların olduğu yerde zorunlu olmadıkça durmam. Sevmiyorum arkadaş.gitsin annesine babasına yapsın şımarıklığını.Ben neden dinleyeyim onu.Samimiyet yoktur orada.Ne kazanabilirim onun yanında,anca sinir olurum veya onu sinir ederim o yokmuş gibi davranarak.

Tek derdi kendisi olan insanları seviyorum.Boş konuşmalara tahammül edemiyorum.Evet bunlar beni bu iki yazara sürükledi ve iyi ki sürükledi.Yalnızlığın zevkini çıkartan başka insanlar da var bunu bilmek güzel."Ben bir hata yapmak gördüm" yazımda belirttiğim olay da aslında bu biraz.Bu insanlar beni çok da gaza getirmesin diye sürekli bir sorgulama içerisindeyim Montaigne gibi düşünüyorum öğrenme süreci sonsuz.ben hiç bir zaman "oldum" diyemeyeceğim.

ilgili şarkı Nükhet Duru'dan geliyor..."Melankoli"...

2 yorum:

  1. Yenilgi denemiş olmanın kanıtıdır.
    Denemek, cesaret ve irade ister.
    Hele bu insanın kendini tanıma konusundaysa bedeli yalnızlık olur.
    Ve yenilgi yalnızlık olduğunda zafer olur.
    Erdemin damıtıldığı sıcak bir kazandır yalnızlık.
    İnsanlar yalnız doğarlar.
    Büyürlerken, kendilerine enjekte edilen sosyalleşme afyonu yüzünden yalnız olmadıkları yanılsamasıyla mezara kadar giderler.
    Yalnızlığın gerçek anlamını keşfettiğimizde o anlamda kendimiz oluruz.
    Aslında yalnızlığın gerçek anlamı yenilginin ta kendisidir…
    Ve bazen yenilemiyorum kendime ben.
    Yalnız kalamıyorum…
    Çünkü yanımda ben varım…

    YanıtlaSil
  2. Sen odaya girene kadar yalnız olduğumun farkında değildim...diyordu biri.yenilgi veya zafer bunun adı ne olursa olsun,dünyayı kendi içimde bulacağım,en büyük deneyim benim kendim çünkü

    YanıtlaSil