14 Nisan 2012 Cumartesi

İrtifa kaybediyoruz

Hiçliğini kabul etmeden nasıl bakarsın gökyüzüne?Bilemezsin ki özgürlüğü,göremezsin ki neye baktığını.İşin kötüsü baktıkları gökyüzü de bomboştu.Onlar için yukarısı sadece güneşe, yağmura sövmek için vardı.Göremedikleri bir şeyin güzelliğini de seyredemezlerdi ki. Ama yerinde duramayışları,varlığını inkar edemedikleri,rahatsız edici bir duyguyla bir şeyleri  fark ettiklerini kanıtlar.


Hayatı kendilerine özel haksızlık düzeni sanırlar.Haksızlık yapmasan da onu mutlu etmediğin için bencil olduğunu iddia eder.Ona yapılan bütün bu haksızlıkların ödülü olmanı bekler yoksa senin var olmanın gereksizliğine sinirlenir.


En yakın arkadaşından "beni çok sever" diye bahseder. Asla "çok severim" demez.Çünkü karşısındakilerin,üstün olanın kendisi olmadığı hissine kapılmaları düşüncesinden nefret eder. Sevgide bile son derece rekabetçidir.


Doğru ev yok, doğru araba,ne de doğru hayat.Başkalarının iddia ettikleri doğruları altında ezilirsin,ezilmeyi seçtin çünkü, o karanlıkta güneş sızınca enkazın arasından, gözünü alıyor diye şikayet eder durursun...Sonra neymiş efendim kanatlarımız yokmuş...

2 yorum:

  1. başkalarının ne düşündüğüne okadar çok takılıyoruz ki,ben ne düşünüyorum sorusu felsefik bir soru olmaktan öteye gidemiyor kimi zaman

    YanıtlaSil
  2. beklentisiz bir hayattan korkuyoruz.Beklentilerimiz bizi yaşar gibi gösterir sanıyoruz.Aslında beklentiler sadece ağırlık yapar.Bu yüzden "beklenti" hüzünlüdür,karşılık ifade etmeye zorlanmıştır.

    YanıtlaSil